Kanser Risk Faktörleri Nelerdir?
Kanserde bilinen birçok risk faktörü mevcuttur. Bunları iki temel sınıfa ayırmak mümkündür.
1-Kontrol Edilebilir Risk Faktörleri
Davranışsal risk faktörü de denilen sigara ve yeme içme alışkanlığından kaynaklanan risk föktürüdür. Sigara birçok kanser türünde en önemli risk faktörüdür. Yani kanserden nasıl korunabilirim sorusunu soran bir kişinin ilk yapması gereken şey şayet sigara içiyorsa sigarayı bırakmaktır. Çünkü sigara tek başına birçok risk faktöründen daha etkilidir. Bir diğer risk faktörü ise beslenme alışkanlıklarıdır. Kanserden korunmanın en etkin yollarından biri de uygun diyetlerle uygun şekilde beslenmek ve kilo fazlalığından kaçınmaktır. Artık kesinlikle biliyoruz ki obozite ile birçok kanser arasında yakın ilişkiler söz konusudur. Bir diğer risk faktörüsü ise çevresel risk faktörüdür. Maruz kalınan kimyasal boyalar, morötesi ışınları, hava ve su bu risk faktörlerini oluşturur. Bunlardan da yine aynı şekilde kaçınmak mümkündür. Ancak bütün risklerden her zaman kaçınmak mümkün olmaz.
2-Kontrol Edilemeyen Risk Faktörleri:
Bazı risk faktörleri vardır ki bizim kontrolümüzün dışında gelişmektedir. Bunları şöyle bir sırayacak olursak biyolojik faktörler, cinsiyete bağlı faktörler, yaşa ve ırka bağlı faktörler, tene bağlı faktörlerdir. Bunları değiştirmek pek fazla elimizde değildir. Bir diğer elimizde olmayan risk faktörü ise genetik faktörlerdir. Burda karıştırılmaması gereken konu kanserin kalıtsal olup olmadığı konusudur. Bu sorusunun cevabını bulmak çok önemlidir. Şu bir gerçektir ki bilinen kanserlerin %90-%95'i aslında kalıtsal değildir. Ancak genetik yatkınlık vardır. Yani kalıtsal terimi ile genetik teriminin birbiriyle karışmasından kaynaklanan bir sorun vardır. Kansere zemin hazırlayan, hazır bozuk genlerin aileden alınmasından ziyade aileden sağlam bir şekilde çocuğa geçen genlerde kansere duyarlılığın olması söz konusudur. Dolayısıyla kanser birçok vakada kalıtsal olmaktan ziyade daha çok genetik bir hastalık olarak değerlendirilebilir. Ancak bu şu anlamada gelmesin bazı kanser türlerinde kalıtsal yatkınlıkta vardır. Meme kanseri bunların en başını çeken kanser türüdür.Herhangi birinin ailesinde, annesinde veya yakınında meme kanseri varsa bu kişi de risk grubu olarak kabul edilir ve tarama programına alınır. Özellikle BRCA1 ve BRCA2 genleri bu tür insanlarda kalın bağırsak kanserleri, kolon kanserleri gibi genetik duyarlılıkların olduğunu söyleyebiliriz.
1-Kontrol Edilebilir Risk Faktörleri
Davranışsal risk faktörü de denilen sigara ve yeme içme alışkanlığından kaynaklanan risk föktürüdür. Sigara birçok kanser türünde en önemli risk faktörüdür. Yani kanserden nasıl korunabilirim sorusunu soran bir kişinin ilk yapması gereken şey şayet sigara içiyorsa sigarayı bırakmaktır. Çünkü sigara tek başına birçok risk faktöründen daha etkilidir. Bir diğer risk faktörü ise beslenme alışkanlıklarıdır. Kanserden korunmanın en etkin yollarından biri de uygun diyetlerle uygun şekilde beslenmek ve kilo fazlalığından kaçınmaktır. Artık kesinlikle biliyoruz ki obozite ile birçok kanser arasında yakın ilişkiler söz konusudur. Bir diğer risk faktörüsü ise çevresel risk faktörüdür. Maruz kalınan kimyasal boyalar, morötesi ışınları, hava ve su bu risk faktörlerini oluşturur. Bunlardan da yine aynı şekilde kaçınmak mümkündür. Ancak bütün risklerden her zaman kaçınmak mümkün olmaz.
2-Kontrol Edilemeyen Risk Faktörleri:
Bazı risk faktörleri vardır ki bizim kontrolümüzün dışında gelişmektedir. Bunları şöyle bir sırayacak olursak biyolojik faktörler, cinsiyete bağlı faktörler, yaşa ve ırka bağlı faktörler, tene bağlı faktörlerdir. Bunları değiştirmek pek fazla elimizde değildir. Bir diğer elimizde olmayan risk faktörü ise genetik faktörlerdir. Burda karıştırılmaması gereken konu kanserin kalıtsal olup olmadığı konusudur. Bu sorusunun cevabını bulmak çok önemlidir. Şu bir gerçektir ki bilinen kanserlerin %90-%95'i aslında kalıtsal değildir. Ancak genetik yatkınlık vardır. Yani kalıtsal terimi ile genetik teriminin birbiriyle karışmasından kaynaklanan bir sorun vardır. Kansere zemin hazırlayan, hazır bozuk genlerin aileden alınmasından ziyade aileden sağlam bir şekilde çocuğa geçen genlerde kansere duyarlılığın olması söz konusudur. Dolayısıyla kanser birçok vakada kalıtsal olmaktan ziyade daha çok genetik bir hastalık olarak değerlendirilebilir. Ancak bu şu anlamada gelmesin bazı kanser türlerinde kalıtsal yatkınlıkta vardır. Meme kanseri bunların en başını çeken kanser türüdür.Herhangi birinin ailesinde, annesinde veya yakınında meme kanseri varsa bu kişi de risk grubu olarak kabul edilir ve tarama programına alınır. Özellikle BRCA1 ve BRCA2 genleri bu tür insanlarda kalın bağırsak kanserleri, kolon kanserleri gibi genetik duyarlılıkların olduğunu söyleyebiliriz.
Yorum Yaz